Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği (TUEY) Taslağı İle İlgili Görüşler – 14.7.2013

22 Tem 2013

19 Temmuz 2013

altTürk Tabipleri Birliği (TTB) Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK) üye derneklerle birlikte hazırlamış olduğu Tıpta Uzmanlık Eğitimi Ulusal Standartlar dokümanında[1]  uzmanlık eğitimi sürecinde kazanılacak olan yetkinliklerin hekime mesleksel ve toplumsal bütün beklentileri kazandırması gerektiğini vurgulamaktadır.

Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği (TUEY) taslağı ile ilgili değerlendirmeler bu bakış açısıyla yapılmıştır.

Yönetmelik taslağı ile ilgili olarak TTB-UDEK Yürütme Kurulu ve TTB Hukuk Bürosu aşağıda ismi ad alfabetik olarak sıralanan derneklerden olumlu ve/veya geliştirilmesi gereken görüşleri almış ve bir sentez öneri metni oluşturmuştur:

  1. Çocuk Nefroloji Derneği
  2. Patoloji Dernekleri Federasyonu
  3. Tıbbi Onkoloji Derneği
  4. Türk Androloji Derneği
  5. Türk Biyokimya Derneği
  6. Türk Cerrahi Derneği
  7. Türk Dermatoloji Derneği
  8. Türk El ve Ekstremite Cerrahisi Derneği
  9. Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği
  10. Türk Kardiyoloji Derneği
  11. Türk Klinik Biyokimya Derneği
  12. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği
  13. Türk Nöroloji Derneği
  14. Türk Perinatoloji Derneği
  15. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği
  16. Türkiye Fizyolojik Bilimler Derneği (alanlarının yönetmelik kapsamında olmamasını bir eksiklik olarak belirtmektedir)
  17. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği
  18. Ürolojik Cerrahi Derneği

Maddelere ilişkin düşünce ve önerilere geçmeden önce ortak bazı vurguları belirtmekte yarar bulunmaktadır:

Taslakta yer alan kimi değişiklik önerileri ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerinde; Tıp Fakülteleri ile Tıpta Uzmanlık Derneklerinin yeterli katılım kanalları bulunmamaktadır. Oysa bu kurumlar tıpta uzmanlık eğitiminin doğasına uygun olarak, uzmanlık eğitiminin planlanması, geri dönüşlere gore gözde geçirilip iyileştirilmesinde önemli asal işlevlere sahiptir.

TTB-UDEK rehberliğinde başlattıkları çalışmalarla, Tıpta Uzmanlık Dernekleri uzun yıllardır uzmanlık ve uzmanlık sonrası mesleki gelişime yönelik çok değerli deneyim ve bilgi birikimine kurumsal olarak sahip olmuşlardır. Bu birikimin aktarılabilmesi için yeterli sayıdaki kurumsal temsilcileri aracılığı ile uzmanlık eğitiminin iyileştirilmesi çalışmalarına her alanda katılımlarına olanak veren düzenlemelerin yapılması gereklidir.

Sağlık Bakanlığı, önce 1219 sayılı Yasa’ya devamında ise 663 sayılı Yasa’ya eklenen yetkilerine dayanarak tıpta uzmanlık eğitimindeki belirleyici rolünü pekiştirmiştir. Tıpta Uzmanlık ile ilgili işlemlerin daha once “Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü” adı altında yapılandırılırken, “Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” adı altındaki hizmet alanına taşınmış olması da eğitimin ikincilliğinin, hizmetin baskınlığının simgesi olmuştur. Bu durum, zenginleştirici ve geliştirici katılımı giderek olanaksızlaştırmıştır. Tıpta uzmanlık eğitiminin içeriğini yoksullaştıran, demokratik olmayan hiyerarjik ilişkisinin getirdiği, benimseden “mış” gibi sürdürülmeye çalışılan süreci beraberinde taşımıştır.

Oysa Tıpta Uzmanlık Eğitimi bir yükseköğretimdir. Farklı düşünce ve yaklaşımların demokratik bir katılım içinde tartışılabildiği, daha iyinin korkusuzca aranabildiği, neden sonuç ilişkisinin sürekli gözden geçirebildiği, yanlışın düzeltilebildiği bir ortamı gerektirir. Böyle bir ortam; Tıpta Uzmanlık Kurulunun oluşumundan, uzmanlık alanlarının müfredatlarını belirleyen alt kurulların oluşum ve çalışma yönteminden, her düzeyde akademik kurulların oluşumlarından, eğitim verenlerin ve alanların bir arada eğitimi başkaca endişeleri öne geçirmeksizin tartışarak iyileştirebileceği ortamların oluşturulmasından ve tabi ki objektif ve adil bir denetim ve yetkilendirme sisteminden geçmektedir.

663 Sayılı KHK’da Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun oluşumundan başlayarak Tıpta Uzmanlık Eğitimi ile ilgili kimi sınırlandırıcı düzenlemeler rağmen, tıpta uzmanlık eğitiminin biçimlendirilmesi, uygulanması ve gözden geçirilmesine ilişkin süreçlerin gerçek bir katılıma olanak verecek bir biçimde önemli ölçüde demokratikleştirilmesi olanaklıdır. Bu bakış açısı, Tıpta Uzmanlık Derneklerinin ve TTB-UDEK Yürütme Kurulu’nun, TTB Merkez Konseyi’nin öteden beri ortaklaştığı bir zemin olup TUEY taslağına ilişkin düzenleme taleplerini, talepleri kapsayan önerilerini gündeme getirmiştir. Maddalere ilişkin önerilerimizin öncelikle bu bakış açısı ile Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından gözden geçirilebilmesini diliyor ve bekliyoruz. Mevcut sınırlandırıcı yaklaşımın, mesleki özerklik, toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi açısından değiştirilmesi önemlidir.

Maddelere özel öneriler aşağıda sunulmuştur.

MADDELERE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

MADDE 1 –  Birinci maddede yönetmeliğin kapsamı yeniden düzenlenmektedir. Dikkat çeken değişiklik uzmanlık belgelerin verilmesi ile uzmanlık eğitimi ile ilgili programları kapsayacağı yönündeki ifadelerdir. Bu maddeye ilişkin iki önerimiz bulunmaktadır:

İlk önerimiz, yazımızın giriş bölümünde belirttiğimiz üzere;  uzmanlık eğitiminin tarafları olan TTB ve Uzmanlık Derneklerinin kurumsal olarak belirlediği temsilcileri ile katılabileceği sürekli çalışma komisyonlarının oluşturulması, komisyonların işleyiş ve görev tanımlarının Yönetmelikte yapılması, bununla bağlantılı olarak kapsam maddesinde komisyonların çalışma usul ve esaslarının düzenlenmesine yönelik bir ifade yer verilmesidir.

İkinci olarak ise;  3. Maddede tanımlar bölümünde daha ayrıntılı olarak belirteceğimiz üzere “program” kavramı anlaşılırlık açısından oldukça sorunlu bir tanım olarak değerlendirilmiştir. 3. Maddedeki tanımında bulunan sıkıntı nedeniyle kapsam maddesinden çıkarılması önerilmektedir.

MADDE 3–Yönetmeliğin 3. Maddesinde tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili tanımlar yapılmaktadır.

Yönetmeliğe tıpta uzmanlık eğitiminin verilişini hem esastan hem de yöntem açısınan değiştirecek  “Program” adı verilen yeni bir kavramın eklenmesi düşünülmektedir. “Bir ya da birden fazla kurum tarafından ilgili uzmanlık dalının eğitimine yönelik eğitim standardını da içeren çekirdek eğitim müfredatını karşılayacak şekilde yapılandırılmış fonksiyonel yapı” olarak eklenmesi düşünülen “program” tanımından neyi kastedildiğinin anlaşılması güçtür.

Bu tanımın karşılığı yürürlükteki yönetmelikte bazı yerlerde birim ve bazı yerlerde kurum olarak ifade edilmektedir.  Mevcut yönetmelikteki “kurum” tanımında, tıpta uzmanlık eğitimi vermeye yetkili kurumlar sayılarak belirtilmektedir. Değişiklik taslağında bu tanım “programların” bağlı olduğu kurumlar şeklinde değiştirilmektedir.

Yönetmeliğin ilerleyen maddelerinde programın birden fazla kurum tarafından oluşturabileceği, programı bir kişinin yöneteceği, program yöneticisinin kurum yönetecisi tarafından belirleneceği, asistanların  birden fazla kuruma bağlı birimlerde tıpta uzmanlık eğitimi görebileceği, bir sınır çizilmediği için özel hastanelerin ya da kimi ikinci basamak sağlık kuruluşlarının da  bu programlara dahil edilebileceği, kurumlar arasında imzalanacak protokollerle yöneticinin hangi kurumdan olacağının belirleneceği, programlara Tıpta Uzmanlık Kurulunun yetki vereceği, programların usul ve esaslarının yine Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından belirleneceği değişlikler içinde yer almaktadır.

Bu süreçte yetki kullanabilecek kurum yöneticilerinin ise Bakanlığa bağlı hastanelerde başhekimi, fakültelerde dekanı, Adli Tıp Kurumu’nda Adli Tıp Kurumu Başkanını ifade edeceği tanımlanmaktadır.

Öncelikle bütün bu düzenlemeler oldukça hiyerarjik bir eğitim ortamını düşündürmektedir. Tıp Fakülteleri Anabilim Dalı ve Bilim Dallarının Akademik Kurullarının ve  seçimle gelen başkanlarınının işlevlerini gözardı etmekte, onlarla çelişen hiyerarjik bir yapılanma tarif etmektedir. Bu nedenle de öncelikle 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası ile Akademik Teşkilantlanmaya ilişkin alt düzenleyici işlemlerle çelişmektedir.

Öte yandan bugün Sağlık Bakanlığının Bağlı Kuruluşu olan Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığına Bağlı Kamu Hastaneleri Birlikleri içinde yer alan Eğitim Araştırma Hastanelerindeki yapılanmanın eğitim ortamına getirdiği olumsuzlukları giderecek düzenlemelere de yer verilmemiştir. Başhekime tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin program yöneticisini belirleme, ilerleyen maddelerde ise akademik kurul üyelerini seçme yetkisi verilmektedir. Öte yandan 663 sayılı KHK ile başhekimin üzerinde yer alan Hastane Yöneticilerinin, eğiticiler içinden eğitim sorumlularını doğrudan belirleme yetkisini gözardı eden bir düzenlemenin Yönetmelikle nasıl yapılabileceği de çözülmesi gereken  ayrı bir hukuksal sorundur.

Diğer  bir önemli konu ise programlara birden fazla kurumun kısmen ya da bütünüyle dahil edilmesi ile tek bir eğitimi oluşturacak ve öylece yetki verilecek program tanımı yapılmasıdır. Yönetmeliğin dayanağı olan 663 sayılı KHK’nın 22. Maddesinde Tıpta Uzmanlık Kurulunun programlara değil eğitim kurumlarına  yetki vereceği düzenlenmiş olup KHK maddesi ile çelişen bu düzenlemenin de alt düzenleyici işlem olan bu Yönetmelikle yapılamazlığı da diğer bir sorundur.

Ayrıca bir ana dal ve yan dalda eğitim vermek üzere bir birimde olması gereken asgari eğitici, donanım ve eğitim standartları gibi nitelik ve nicelikler her tıp branşında oluşturulan TUKMOS bilimsel komisyonları  tarafından hazırlanarak ayrı ayrı Sağlık Bakanlığı’na sunulmuştur . Bir ana dal veya yan dalda eğitim vermek için gereken minumum şartlara sahip olmayan kurumların, eğitim verebilmek  için  yaşadıkları eksiklikleri ortadan kaldırmak üzere bir ya da birden fazla kurum tarafından oluşturulan fonksiyonel yapılardan meydana gelen ve “program” olarak adlandırılan yeni yapılarla eğitim verdirmeye çalışmak;  eğitim için düşünüldüğü gibi pozitif sonuçlar vermeyecek tam tersine  bilimsel eksiklik, dağınıklık, gözden kaçırma,  çok başlılık ve idari problemlere sebep olacaktır. Asistan tezlerinin  verilmesi, yatarak veya ayaktan vakaların alınması ve takibi, seminerler, kongre katılımları, alanın eğitiminin gerektirdiği iç rotasyonların/hizmet ünitelerindeki eğitimlerin  tamamlanması, bilimsel teorik bilgi ve pratik uygulamalar sırasında programa dahil olan birden fazla kurumda asistan eğitimi sırasında mükerrer tekrarlara yol açmasının yanısıra büyük eksiklikler de oluşturacaktır.

Eğer eğitim veren ve tek kurumdan oluşan “birimde” TUKMOS komisyonlarının tanımladığı nitelik ve nicelik eksiklikleri varsa o kurum  eğitim yetkisi kazanmamalı, daha önceki şartlara göre  eğitim yetkisi kazanmış kurumlar ise eksikliklerini gidermeye çalışmalı ya da standartlara uymayan bu eksiklik alanlarında diğer kurumlara resmi rotasyonlarla bu eksiklikler ortadan kaldırılmalıdır.

Hem dayanak mevzuatla hem dayanak olarak belirtilmese de tıp fakültelerini de kapsadığından 2547 sayılı Yasanın akademik yapılanması ile  uyumu bulunmadığından  hem de algılamada zorluk yarattığından program  tanımı ve bu tanımla bağlantılı değişikliklerin yapılmaması eski şeklinde (birim /kurum) olduğu gibi korunması uygun olacaktır.

Son olarak programlara ilişkin pek çok konunun Yönetmelikte belirsiz bırakılarak Tıpta Uzmanlık Kurulu Kararlarına bırakılması, yandal uzmanlığı belgelerine ilişkin ölçütler ve değerlendirme süreçlerin de görüldüğü, belirsizliğe, güvensizliğe ve bütün bunların sonucu olarak hem hukuki güvenlik ilkesinin ihlaline neden olabilecektir. Bilindiği gibi asıl olan Yönetmeliğin  bir bütün olarak, yeknesak bir biçimde, bu alanda yapılacak uygulamaları bütün ilgililerin anlayabileceği ve bilebileceği şekilde göstermesidir.

“Portföy” tanımının, Bir uzmanlık eğitiminde kazandırılması gereken yetkinlikleri karşılamak amacıyla yaptırılması gereken uygulamaların tümü biçiminde düzenlenmesi önerilmektedir.

MADDE 5 Tıpta Uzmanlık Kurulu Kurulun oluşumu ve çalışma esasları

Yazımızın başlangıç bölümünde belirttiğimiz üzere, her ne kadar 663 Sayılı KHK’nın 22. Maddesinde düzenlenmiş olsa da;  Uzmanlık Dernekleri ve UDEK Yürütme Kurulu, TUK yapılanmasının ilgili tarafların birikimleri üzerinden demokratik bir biçimde katılımına olanak vermediğini ve değiştirilmesi gerektiğini bir kez daha belirtmektedir. Tıpta Uzmanlık Kuruluna, tıpta uzmanlık eğitiminin bilimsel ve akademik özerklik gerektiren bir işleyişin kurula hakim kılınması konusunda duyarlılık göstermesini, bu yönde karar alıp yetkililere iletmesini önermektedir. 

  • Kurul’a üye seçiminde 3 yıllık eğitim sorumlusu profesöre eşdeğer değildir. Eşitsizlik mevcuttur.
  • Kurulun 663 sayılı KHK’da yer alan görev süresinin üç yıldan iki yıla indirilmesi süreklilik ve kurumsal hafıza açısından uygun değildir; üç yıl daha uygundur.
  • Kurulu oluşturan üyeler bütün tıp branşlarını içermemektedir. Ayrıca bu kuruldaki tüm üyeler hekim değildir. Buna rağmen üye hekimlerin, kendi branşları ile hiç ilgisi olmadığı halde veya hekim olmayan üyelerin kendi meslekleri ile hiç ilgisi olmayan bir tıp branşında oy kullanma yetkisine sahip kılınarak o kurumun eğitim yetkisini kaldırabilmekteyken, bu kurula giren TTB ve DHB üyeleri bu oylamalarda sadece kendi alanları ile ilgili oy kullanma yetkisinde olmaları anlaşılamamaktadır. TTB ve TDB üyelerinin kararlarla ilgili oylamalarda söz hakkının sınırlandırılması uygun değildir.

MADDE 6 – 663 sayılı KHK’nın 22. Madesine uygun olarak Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun eğitim yetkisini  “programlara” vereceğine ilişkin değişikliğin yapılmaması, dayanak maddeye uygun olarak kurum şeklinde kalması önerilmektedir.

Birimlere ve kurumlara uzmanlık eğitimi yetkisinin verilmesi ve kaldırılmasına ilişkin yetkilendirme, her bir uzmanlık alanı yönünden Yönetmelikte tanımlanacak, oluşumunda ağırlıklı olarak Uzmanlık Derneklerinin kurumsal temsilcilerinin bulunacağı komisyonlar tarafından yapılmalıdır. Denetim yetkisi de yine bu komisyonlar tarafından yerine getirilmeli, Tıpta Uzmanlık Kurulu koordinasyonu sağlayan ve bütüncüllük açısından son gözden geçirmeyi yapan bir üst kurul işlevi görmelidir.

Uzmanlık alanlarının eğitim müfredatlarının, eğitim standartlarının belirlenmesi yönünden de yukarıda belirttiğimiz yöntemle bu yönetmelikte komisyonların oluşumu ve işleyişi tanımlanarak Uzmanlık Derneklerinin birikimleri bu alana yapıcı bir biçimde yansıtılmalıdır.  TUK’un tıpta uzmanlık eğitiminin gereklerine uygun olmayan yapılanması değiştirilmeli, değiştirilinceye kadar da çalışmalarını, katılımcı bir anlayışla uzmanlık dernekleri başta olmak üzere ilgili tarafların görüşlerinden yararlanarak yerine getireceğine yönelik  düzenlenme yapılması önerilmektedir.

Taslakta; TUK’nun görevleri arasında olan “Ekli çizelgelerde yer alan uzmanlık alanları dışında ihtiyaç duyulan uzmanlık sonrası sertifikalı eğitim programı düzenlenecek alanları ve eğitimin süresi ve yeri ile usul ve esaslarını belirlemek” cümlesindeki üstü çizili ibarelerin çıkarılması ve  “Bakanlıkça tescil edilecek olan ve uzmanlara yönelik sertifikalı eğitim programları ile ilgili görüş vermek” bendinin eklenmesi önerilmektedir.

Ancak önerilen değişiklikle “bakanlıkça tescil edilecek sertifikalı eğitim programlarının” ne olacağı, uzmanlık alanlarında bir yetkilendirmeyi kapsayı kapsamayacağı belirsiz bırakılmaktadır. Üstü çizilerek çıkarılacağı anlaşılan ibareden ise uzmanlık alanları içinde de sertifikalı eğitim programları düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.  Oysa 6225 sayılı Yasa ile 1219 sayılı Yasa’nın Ek 14. Maddesinde tıpta uzmanlık dallarının EK-1, tıpta uzmanlık yan dalları, bağlı ana dalları ve eğitim sürelerinin ise  EK–3 sayılı çizelgede düzenlendiği belirtilmiştir. Uzmanlık dallarının eğitim müfredatları ve bu müfredatlara göre uzmanlık dallarının temel uygulama alanları ile görev ve yetkilerinin çerçevesinin de Tıpta Uzmanlık Kurulunca belirleneceğine yer verilmiştir. Kanun ile düzenlenmiş bir tıpta uzmanlık alanının eğitim müfredatı ile belirlenen diplomaya dayalı mesleki yetki alanının sertifikalı eğitime dayalı yetkilendirmeye açılması düşünülemez. Dolayısıyla üstü çizili ibarenin çıkarılmasından vazgeçilmesi ile Bakanlığa görüş verilecek sertifikalı eğitim programlarının uzmanlık alanları dışında kalan konulara ilişkin olacağının açıkça düzenlenmesi önerilmektedir. Ayrıca Sertifikalı programlar konusunda ilgili TTB ve ilgili  uzmanlık derneklerinin uygun görüşlerinin alınmasına yönelik bir düzenleme yapılması da önerilmektedir.

Tanınmışlık listelerinin oluşturulması ve uygulanmasındaki güçlükler de ortada olduğundan, tanınmışlık listesine yönelik düzenlemelerin çıkarılması, bunun yerine  denklik değerlendirmesi yönteminin devam ettirilmesi önerilmektedir.

Uzmanlık öğrencisi kontenjanları oluşturulurken esasen asistanların hizmet ihtiyacı gerekçe gösterilerek fazla çalıştırılmasının önüne geçilmesi, iyi bir uzmanlık eğitimin sağlanabilmesi için öncelikle tıpta uzmanlık eğitiminde köklü kurumların sürekliliği sağlayacak bir kapasite üzerinden asistan yetiştirmesi gözetilmeli, desteklenmeli, çok sayıda kuruma az sayıda asistan dağıtımı  yönteminden vazgeçilmesi önerilmektedir. Eğitici sayısı ve eğitim ortamı açısından zayıf kurumların eğitim yetkisi ortadan kaldırılmalıdır. Kontenjanlara karar verilirken özerk, bağımsız yapılar olan TTB-UDEK ve uzmanlık derneklerinin görüşleri alınmalıdır.

Birden fazla ana dala bağlı ortak yan dal alanlarında, eğitimin koordinasyonu ve işbirliğine ilişkin hükümlerin Yönetmelikte açıkça düzenlenmesi önerilmektedir. Bu konuda ilkeler belirlenmeli, ilkeler belirlenirken eğitim yetkisi bulunan yan dal alanlarının birlikte gelişimi gözetilmelidir. Ana Dallar da eğitim eskisi gibi birimler tarafından sürdürülmelidir.

MADDE 7 – Görevi sona eren kurul üyelerinin yenilenmesine ilişkin maddedeki

‘Herhangi bir nedenle asıl ve yedek üyeliğin boşaldığı durumlarda, bir ay içerisinde Bakanlığa bildirim yapmayan kurumun Kuruldaki ilgili üyeliği o dönem için düşer ve çalışmalarda dikkate alınmaz” ibaresinin Dayanak Yasanın kurum temsiliyetlerini öngören amacı ile çeliştiği görülmektedir. Üyeliğin o dönem için düşeceği ve çalışmalarda dikkate alınmayacağı yaptırımı orantısız olduğundan bu konuda ikinci  bir bildirimin yapılacağına ve ek sure verileceğine ilişkin bir değişiklik yapılması önerilmektedir.

MADDE 8 – Akademik kurullar

Eğitim ve araştırma hastanelerinde Akademik Kurullar eskiden olduğu gibi bütün eğiticilerin katılacağı seçimle belirlenmeli en az 7 kişiden oluşmalı, üyelerden biri asistanların kendi içlerinden seçimle belirleyeceği bir asistan temsilcisi olmalıdır. Akademik Kurulların oluşumunda baştabibin ataması şeklinde bütünüyle antidemokratik bir yöntem izlenmemelidir. Aksi durum atanmışların tek taraflı kararlarına ve eğitimin şekillendirilmesinde bilimsel dengelerin bozulmasına sebep olabilmektedir. Akademik Kurulun görev ve yetkileri yine tıpta uzmanlık eğitiminin gereklerini yerine getirebilecek demokratik bir işleyiş üzerinden tanımlanmalıdır.

MADDE 9- Bu madde yönünden tekrardan kaçınmak için program ve program yöneticisine ilişkin tanımlar bölümünde yaptığımız değerlendirme ve önerilerimize atıfta bulunuyoruz.

Ancak bu maddenin bir kez daha 2547 sayılı Yasadaki akademik kurullarının işleyişini, yetkilerini gözardı ettiğini belirtiyoruz. Eğitim ve araştırma hastaneleri yönünden de program yöneticisi kavramında vazgeçilmesini, eğitim sorumlusun başhekim ya da hastane yöneticisi tarafından değil her bir birimde oluşturulacak akademik kurullar tarafından objektif ölçütler üzerinden seçimle belirlenmesi yönünde düzenleme yapılmasını öneriyoruz. Ya da görevlendirmenin seçimle oluşturulan bir Akademik Kurul tarafından yapılması da bir başka seçenek olarak düşünülebilecektir.

MADDE 10 Programların denetimi

Eğitim programları yerine eğitim kurumlarının ve birimlerinin denetiminin, yukarıda belirttiğimiz uzmanlık derneklerinin kurumsal temsilcilerinin katılımı ile oluşturulan alt komisyonlar tarafından yapılması yönünde düzenleme yapılması, TTB Tıpta Uzmanlık Eğitimi Standartlarının kullanılması önerilmektedir.

Tek başına öz denetim sistemi üzerine oturan UETS uygulamasının yeterli olmayacağı, subjektif değerlendirmelere dayalı sorunlar/aksaklıklar yaşanacanabileceği öngörülmektedir. Uyarıların hangi yetkiliye yapılacağı açıklıkla belirlenmelidir.

MADDE 11 –Eğitici

Bir alanda uzmanlık öğrencisine eğitim verebilme yetkisi kazanma uzun yıllar içinde kazanılan deneyim, bilgi, beceri ve davranış örneği gerektirir. Bu nedenle eğitim kadrosu için en az 3 yıllık uzmanlık ve sonrasında 1 yıl bu kadroda çalışmış olma koşulu uygun olup uzmanlıkta bir yıllık deneyim yeterli değildir. Bu asistan eğitiminde bilimsel ve davranışsal açıdan problem ve eksikliklere ve hatta sosyal çatışmalara yol açabilir. Yan dal eğitimi için sadece ana dal profesör veya doçent unvanı yeterli olmamalıdır.

Yürürlükte olan  Yönetmeliğin Geçici  1. Maddesinde “İlgili dalda uzman olmadığı halde 18 Temmuz 2009 tarihinden önce 2547 sayılı YÖK Kanununa göre profesör ve doçent unvanını almış olup ilgili dalda eğitim vermeye başlamış olanların eğitici hakları saklıdır” ifadesi yer almaktadır.  Bu düzenlemenin geçici madde olarak kalması önerilmektedir.

MADDE 12– Uzmanlık öğrencisi

Asistanların gün aşırı nöbet uygulamasına tabi tutulamayacağına ilişkin düzenleme olumludur. Ancak yeterli değildir. Bunun için asistanların fazla çalışma dahil günlük ve haftalık  çalışma süreleri  açıkça belirlenmelidir. Bu konuda Türk Tabipleri Birliği’nin Yönetmelik Taslağı’na ilişkin ayrışık görüşlerine atfen, uzmanlık eğitimi alanların haftalık çalışma süresinin fazla çalışma dahil 48 saati, nöbetlerinin ise aylık 80 saati aşamayacağının, nöbet sonrasında kesintisiz 11 saat dinlenme izni verilmesinin Yönetmelikte yer almasını öneriyoruz.

MADDE 13 – Uzmanlık eğitimine giriş sınavları

Hekim sayısının arttığı günümüzde TUS’a yalnızca tıp fakültesi mezunu hekimlerin başvurabileceği yönünde bir düzenleme yapılması önerilmektedir. Günümüzde giderek artan bir biçimde tıbbi biyokimya ve tıbbi mikrobiyoloji laboratuvar alanlarında da genel tıp bilgisine duyulan ihtiyaç önerilen değişikliği zorunlu kılmaktadır.

Taslakta 19.03.1927 tarihinde 992 sayılı Kanuna dayalı olarak tıp dışı alanların yalnızca tıbbi biyokimya ve tıbbi mikrobiyoloji uzmanlık alanlarına değil, bütün alanlara girebileceği yönünde yorumlanabilecek bir hatalı anlatım bulunmaktadır. Tıp dışı alanların TUS ile hangi tıp dallarında uzmanlık eğitimi yapabilecekleri açık bir şekilde yazılmalıdır.

992 sayılı Yasanın konuya ilişkin hükümlerin kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunmak üzere Sağlık Bakanlığına  görüş bildirilmek  üzere karar alınması Tıpta Uzmanlık Kuruluna önerilmektedir. Yasal değişiklik gerçekleştirilinceye kadar, tabip dışı meslek mensuplarının “alanlarına ilişkin düzenleme yapılıncaya kadar” ifadesinin yönetmelikte korunması önemlidir.

Bu madde ile bağlantılı olarak; yürürlükteki yönetmelikte yer alan “Madde 17 (1) Uzmanlık eğitimine giriş sınavları yarışma esasına dayanan mesleki bilgi sınavı şeklinde yapılır. (3) TUS genel tıp bilimleri konularında, DUS genel diş hekimliği konularında yapılır.” Maddeleri çıkarılmakta, hazırlanan taslakta yer almamaktadır. Bu durumda tabip dışı meslek mensupları da TUS’a girebileceğine göre önceden yapılan “genel tıp bilimleri alanında mesleki bilgi sınavı” ‘nın yerini başka içerikte sınav soruları mı alacaktır düşüncesi akla gelmektedir. Sınavların tabipler ve tabip dışı meslekler için ayrı yapılması hekimler aleyhine ayrımcı uygulamalara neden olmaktadır.

Son sınıf öğrencilerinin TUS’a sınav tarihinde mezun olma koşulu ile başvurabilme hakkı getirilmektedir. Bu uygulamanın Tıp Fakültesi son sınıf eğitimi üzerinde oluşturabileceği etkiler konusunda Tıp Fakültesi Dekanlıklarından görüş alınması gerektiği  düşünülmektedir.

Yabancı dil sınavına yönelik ölçme ve değerlendirme Sağlık Bakanlığı’nın bir görev alanı  olmayıp, bu tip bir tecrübe ve yapılanması olmadan bu sınavları yapması beraberinde yanlışlıkları ve subjektif uygulamaları getirecektir. Yabancı dil seviyesini ölçme ve değerlendirme yetkisinin bir sınav kurumu olan ÖSYM’ye bırakılması önerilmektedir.

“Birden fazla bağlı ana dalı olan yan dallarda uzmanlık öğrencisi kontenjanları, hangi bağlı ana dal veya dallardan uzmanlık öğrencisi alınacağı belirtilerek ilan edilir” şeklinde değişiklik eksik bulunmuştur. Bu maddenin  bilimsel dengeler gözetilerek  ana dallarda eşit bir kontenjan dağılımı sağlanmasına yönelik ibareleri içerecek bir şekilde yazılması önerilmektedir.

MADDE 18Uzmanlık eğitiminin takibi ve değerlendirilmesi

Program ve program yöneticisine ilişkin değişikliklerden yukarıda açıkladığımız nedenlerle vazgeçilmesini öneriyoruz.

MADDE 19 – Uzmanlık ana ve yan dalları ile eğitim süreleri ve rotasyonlar

UETS ile ilgili yetkinlik değerlendirmesinin nasıl yapılacağı açık değildir. Dal hastanelerinin durumu açık olarak düzenlenmemiştir.

MADDE 20 – Uzmanlık öğrencilerinin uzmanlık tezi ve değerlendirilmesi

Tez danışmanı belirleme sürecinde kriter olması taraf tutmanın ve keyfi uygulamaların önüne geçecektir.

Tez seçimiyle ilgili olarak tezin uygunluğu program yöneticisi tarafından değil, akademik kurul tarafından onaylanması daha uygun olacaktır.

MADDE 21 – Uzmanlık eğitimini bitirme sınavı

Jüriler, fakültelerde Anabilim Dalının Önerisi üzerine Dekanlık, Eğitim Araştırma Hastanelerinde ise akademik kurul tarafından o kurumun veya programın eğiticileri arasından seçilmelidir.

MADDE 22 – Uzmanlık eğitiminin tamamlanması

Uzmanlık eğitim süresinin bitmesi, yöneticinin bunu onaylaması, tezin istenmesi ve sınava girilmesi sıralamasının birbiri ile ilişkili bir biçimde ve açıklıkla düzenlenmesi bu konuda  nadir de olsa bazı istisnai anlaşmazlıkları önleyebilecektir.

MADDE 26 – Uzmanlık belgesi almış olanlar hakkında yapılacak işlemler

Bu maddeye yapılan atıflarda hatalar bulunmaktadır.

Madde 28 (3)

Jürinin oluşacağı kişilerin açıklaması eskisi gibi kalmalıdır.

Yürürlükten kaldırılması düşünülen maddelerin neden yürürlükten kaldırılmasının istendiği pek çok yerde anlaşılamamaktadır.



Bugün 0 kez görütülendi. Toplam 149 kez görüntülendi

Yorumlara kapalı.