Aile hekimlerinin nöbetleri sigorta kapsamında
06 Kasım 2012
Bilindiği gibi 4 Temmuz 2012 tarihinde kabul edilen 6354 sayılı Torba Yasa ile aile hekimlerine, asıl görevlerinin yanı sıra başka sağlık kuruluşlarında nöbet tutma yükümlülüğü getirilmiştir.“Nöbet” sırasında verilecek sağlık hizmetleri esas olarak “acil” sağlık hizmetleridir.
Aile Hekimleri, sigorta kuruluşlarının kendilerine; tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortasının diğer kuruluşlarda verdikleri acil sağlık hizmetlerini kapsamadığı, yalnızca aile hekimliği hizmetlerini kapsadığı yönünde bilgi verdiklerini, gerçekte uygulamanın nasıl olması gerektiğini Birliğimize sormaktadırlar.
Türk Tabipleri Birliği sözkonusu zorunlu sigorta poliçelerinin hekimlik görevi kapsamında kalan bütün sağlık hizmetlerini kapsaması gerektiğini belirtmektedir. Bununla birlikte Hazine Müsteşarlığı’ndan konuya ilişkin yazılı açıklama talebinde bulunmuştur. Hazine Müsteşarlığı özetle; hekimlerin mesleki faaliyetinin kapsamının Sağlık Bakanlığı tarafından belirlendiğini dolayısıyla Sağlık Bakanlığı’nın hekimlere yeni görevler verdiğinde, yeni bir mesleki faaliyet kapsamının belirlenmiş olduğunu, mevcut sigorta poliçelerinin bu yeni görevleri de kapsayacağını bildirmiştir (İlgili yazı için).
Bu alanda yapılan kimi çelişkili düzenlemelerin,bu soruları ortaya çıkardığı düşünülmektedir. 30Ocak 2010 tarihli5947 sayılı Yasa’nın 8. maddesi ile getirilen zorunlu sigortanın usul ve esasları Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca 21.07.2010 tarihinde yayınlanan düzenlemelerle çizilmiştir.Sonuncusu 28 Ağustos 2012 tarihinde olmak üzere iki kez değişiklik yapılmıştır.
2010 yılında yayınlanan usul ve esaslarda; sigortanın poliçede belirtilen mesleki faaliyetleri kapsadığı, risk gruplarına göre prim miktarlarının ve poliçelerin düzenleneceği, uygulanması istenen poliçe örneğinde sigortalı hekimin alanı ve uzmanlık alanı bilgilerinin yer alması gerektiği, sigortalanan risk grubunda değişiklik olması halinde bildirimde bulunulacağı, aile hekimlerinin 2. Risk grubunda yer aldığı veaile hekimlerinin tıpkı mesleklerini serbest olarak icra eden tabipler gibi sigorta primlerinin tamamınıödemekle yükümlü olduğu, kurum desteğinin yapılmayacağı yönünde düzenlemeler yapılmıştır.
2012 yılında yapılan değişikliklerle “sigortalının, sigorta primine destek veren kuruluşların sorumluluk alanıdışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri”nin kapsam dışıolduğu belirtilmiştir.Aile hekimleri yönünden bir kurum katkısı zaten bulunmamaktadır. Bununla birlikte bu hüküm bir sağlık kuruluşunda çalışan hekimin başka bir sağlık kuruluşundaikinci bir iş yapması halinde kendisinin de yarısını ödediği sigortasının ikinci işteki mesleki faaliyetlerini kapsamamasına yöneliktir.Aynı şekilde bu düzenleme ile muayenehanesi bulunan bir hekimin kamu da ya da özel de çalışıyor olması halinde de sigortanın kapsamındaki mesleki faaliyetin ne olduğu ve ikinci bir sigorta yapılması gerekliliği gibi sorunlarortaya çıkarılmıştır. Gerek bu hükümler gerekse daha önceki aile hekimlerine sigorta prim katkısı yapılmamasına ilişkin hükümlerin Birliğimizce iptali istenmiş ve süreç devam etmektedir.
Bir taraftan ikinci işlerin poliçede belirtilen “hekimlik mesleki faaliyeti”nden sayılmayacağı gibi bir tuhaf düzenleme yapılmakta; diğer taraftan Anayasaya aykırı olarak aile hekimlerine asıl görevlerinin dışında “657 sayılı Yasa’nın Ek 33’üncü” maddesi uyarınca getirilen nöbet yükümlülüğünün, poliçedeki mesleki faaliyet kapsamında olduğu ancak bütünüyle primini kendisinin ödediği poliçenin katkı yapmayan kurumlardaki faaliyetleri de kapsadığı belirtilmektedir.
Tıbbi zararların kusur, komplikasyon ayrımı olmaksızın kamusal olarak karşılanması dışındaki her seçenek hekim hasta ilişkisini ticarileştirmekte, özünden koparmaktadır. Üstelik hastaların tıbbi zararlarının karşılanması işlevini de yerine getirmemektedir.Hekimler bu duruma yakından tanık olmaktadır. Türk Tabipleri Birliği tarafından hazırlık aşamasında iletilen görüşlerde, sonrasında yargı önüne taşınan uyuşmazlıklarda; konunun hekimlerin mesleki faaliyetlerini, hastaların haklarını olumsuz etkileyen yanları ve sağlıklı çözüm önerileri ortaya konulmaktadır. Toplum yararına çözümlerin hayata geçirilememesi bir yana yapılan düzenlemelerin asgari bir iç tutarlılığa sahip olması en azından uygulanabilirliği için şarttır. Birliğimiz bir kez daha bu durumu kamuoyu ile paylaşmakta, çözümü için gereğini Hazine Müsteşarlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın dikkatine sunmaktadır.
Bugün 0 kez görütülendi. Toplam 82 kez görüntülendi